Risen 3: Titan Lords İnceleme
Risen 3: Titan Lords ilginizi çekebilecek bir yapım. Ana karakterimiz önceki oyunlardakiyle aynı ve ismi hala ortaya çıkmış değil. İsimsiz kahramanımızın oyunun başlarında ruhunu kaybetmesiyle hikaye şekillenmeye başlıyor. Oyunun ana konusu ruhumuzu geri kazanmak olsa da “gölgeler” adı verilen yaratıkların dünyamıza gelmesi ve birçok şehri altüst etmesi sonrasında bir kahraman edasıyla insanları tek bir güce karşı bir araya getirme görevini üstleniyoruz.
Hikaye açıkçası basit bir konuya sahip, ara sahnelerdeki sunumsa yazıya dökemeyeceğim kadar kötü. Peki nedir Risen 3’ün hikayesini ilgi çekici kılan?
Serbestlik
Risen 3 açık dünya RPG oyunlarının vazgeçilmezi olan serbestlikle oyuncuların kalbini kazanmaya çalışmış. Benimkini kazandığını da itiraf edeyim. Oyunun ana hikayesi boyunca hiçbir zaman “sıradaki görevin bu” ibaresiyle karşılaşmayacaksınız. Giriş kısmından sonra geminize bindiğinizde hangi adaya yelken açacağınız size kalmış durumda. Keşfettiğiniz yeni bölgelerde tonla görev de sizi bekliyor olacak. Risen 3’te yapımcılar ana görev ve yan görev kavramlarını ortadan kaldırmaya çalışmış. Belli bir oranda da başarılı olmuşlardır. Bazı zamanlar, ana görev kadar önemli yan görevlerde de bol zaman harcadım.
Senaryo serbestlik noktasında oyuncuyu içine çekiyor. Hikayenin neresinden devam edeceğinizi siz belirliyorsunuz. Bazı görevleri tamamlamak için belli başlı görevleri yapmanız gerekse de sayıca çok olmamaları ve gözünüze sokulmaması durumu toparlıyor.
Keşfetme duygusunun da oyunda gayet güçlü olduğunu belirteyim. Oyunun size gitmenizi söylemediği yerlere gitmek bazen yeni görevlere, çoğu zaman da ödüllere kapı açıyor. Tabii keşfetme duygusu bir Elder Scrollsoyunu kadar derin ve kuvvetli değil. Fakat oyunun dünyası göz önüne alındığında hiç fena olmadığını itiraf etmek gerek.
Bir RPG oyununun olmazsa olmazı karakter geliştirme sistemini de kısmen başarılı buldum. İkinci oyundaki sistemi beğenmeyen biri olarak üçüncü oyun bana daha yerinde geldi. Her zamanki gibi karakterinizi en baştan başlayarak geliştirmeye çalışıyorsunuz. Görevleri yaparak ve düşmanları öldürerek kazanacağınız “glory” puanlarıyla yakın dövüş, uzak menzilli silah, dayanıklılık, ikna etme, büyü gibi çeşitli yeteneklerinizi geliştirebiliyorsunuz. Nasıl bir karakter ortaya koyacağınız size kalmış. Üstelik oyunda yer alan Demon Hunter,Guardian ve Voodoo Pirate gruplarından birine katılarak karakterinizi diğer iki grupta bulamayacağınız yeteneklerle donatabilirsiniz.
“Yanlış CD’yi mi taktık yoksa?”
İnceleme yazısının bu noktasına kadar gayet güzel geldik. Fakat buradan sonrası biraz daha şiddetli geçecek. İlk olarak hangi eksi yönden başlayacağımı düşüneyim. En iyisi oyundaki “3” takısını sorgulayarak başlamak. Çok ciddi söylüyorum, oyuna başladığım ilk anda bir an için kendimi Risen 2 oynuyorum sandım. Risen 2’nin başlarını iyi hatırlamadığım için belli bir süre kafam karışık bir şekilde Risen 2’yi, pardon Risen 3’ü oynadım. Teknik açıdan oyun her anlamda Risen 2’nin bir kopyası. Grafiklerden animasyonlara kadar oyun için en ufak geliştirme yapılmamış gibi bir izlenim uyandırıyor insanda.
Hazır konuyu teknik detaylara getirdik, buradan devam edelim. PlayStation 4 ve Xbox One boy gösterdi. Önümüzde The Witcher 3, Bloodborne ve Dragon Age: Inquisition gibi teknik anlamda üst düzey oyunlar bizleri bekliyor. Risen 3 ise eski nesil konsollara (+PC) çıkmasına rağmen o platformlar için bile hakaret niteliğinde grafiklere sahip. PlayStation 2 döneminden kalma dağ kaplamaları, insan kaslarının iki boyutlu olması gibi örneklerle doldurabileceğim çağ dışı grafiklere sahip. PC cephesinde işler biraz daha yolunda olsa da oyuncuları memnun edeceğini düşünmüyorum.
Seslendirmeler de keza grafiklerden hallice, birçok karakter ruhsuz bir seslendirmeye sahip. Bazı diyaloglar zekice hazırlansa bile kötü seslendirmeler yüzünde heba olup gidiyor.
Risen 2’den apartma olan bir diğer konuysa haritalar. Oyunda karşılaşacağınız yerleşim bölgelerinden bazıları Risen 2’den “Kopyala-Yapıştır” yapılarak Risen 3’e konulmuş. Biz Call of Duty’ye her yıl yerinde sayıyor diye laf atarken bir RPG oyununda bu örneği görmek bünyemde şok etkisi yarattı.
Dövüş kısımları için de Risen 2’den alınma yorumunu yapabilirim. Risen 2’deki milyonlar tarafından alkışlanan(!) dövüş sistemini yapımcılar başarılı bulmuş olacak ki aynı sistemi üçüncü oyunda da kullanmış. Yapılan değişikliklerse sadece dövüşlerin biraz daha yavaşlamasından ibaret. Küçük silahınızın bulunduğu sol elinize büyü koyma gibi bir detayı bile es geçtiği için buradan geliştirici ekip Piranha Bytes’a sevgilerimi yolluyorum.
“Orada bir dur.”
Son paragraflarda oyunu fazlaca yerdim, fakat Risen 3 o kadar da kötü bir oyun değil. Saydığım eksiler yabana atılacak gibi olmasa da sunduğu serbestliğiyle RPG seven oyuncuların Titan Lords’u oynaması gerektiğini düşünüyorum. Size tavsiyem Risen 3: Titan Lords’u fiyatı iyice düştükten sonra oyunsuz kaldığınız bir dönemde alın. Oyunda 1-2 saat kadar süre harcadıktan sonra Risen 3 güzel yönlerini göstermeye başlayacaktır. Grafikleri çok önemsiyorsanız oyundan koşarak uzaklaşmanız herkesin yararına olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder