16 Kasım 2014 Pazar

Dreamfall Chapter: Book One: Reborn (İnceleme)

Dreamfall Chapter: Book One: Reborn (İnceleme)

Dreamfall Chapters ile ilgili duygularım karışık. Bir yanım hikayenin büyüleyici etkisine hayran kalırken, diğer yanım oynadığım şeyin bir oyun olup olmadığını sorgulayıp duruyor.

Aslında bu sadece Dreamfall’a özel değil. Oynanış, son yıllarda insanlarla en çok tartıştığım konuların başında gelir. Kimse kusura bakmasın ama oynanış her zaman bir oyunun kalbi olmalıdır.

Tepki gösterebilirsiniz, hakkınızdır. Hikayelere aynı ölçüde değer vermediğimi düşünüp, eleştirebilirsiniz. Aslında aynı derecede önemlidir ama oyunların yavaş yavaş işin oynanış kısmını bir kenara atıp, “Bakın ne kadar sinematik bir etkimiz var!” kimliğine bürünmeleri hoşuma gitmiyor.

Özellikle The Walking Dead ile gelen "Yeni Nesil Macera Oyunu" furyası işte beni tam olarak bu yüzden rahatsız ediyor. Ben izlemek istiyor olsaydım, gider film izlerdim. Oyun oynamak istiyorum. Hikaye anlatımı kadar oynanışın da başarılı olması gerekiyor. İş macera oyunlarına gelince hikaye zaten her zaman ön planda olmalı, buna itirazım yok. Fakat The Walking Dead tarzı oyunların, sanki daha önce bu alanda muhteşem hikayeler anlatılmamış gibi muamele görmesi inanın beni rahatsız ediyor. 

Atrus'un yazdığı kitaplarla evrenden evrene koşmamızın üzerinden 21 yıl geçti. O zaman da hikaye anlatımı macera oyunları için önemliydi, şimdi de önemli. Geri kafalı bir oyuncu olmamama rağmen, yeni oyunları da eskisi kadar seven birisi olmama rağmen, o beynimizi buharlaştıran bulmacaların uçup gitmesi beni gerçekten üzüyor.

Daha kesintisiz bir oyun deneyimi yaşıyor olduğumuz su götürmez bir gerçek, ama macera oyunlarını bitirmek bu kadar kolay olmamalı, Ben gerçekten, Myst gibi birçok macera oyununu çözmek için kullandığım defterleri özledim. 


Dreamfall Chapters’a gelirsek…


Ne yazık ki Dreamfall da kendine örnek olarak The Walking Dead tarzını seçiyor ve muhteşem hikayesini ve atmosferini oynanış ile destekleyemeyen bir oyun oluyor. Aslında ilk Dreamfall: The Longest Journey’in de bu konuda gerçekten başarısız olduğunu hatırlıyorum. Muhteşem hikayesiyle, atmosferiyle ve unutmaz karakterleriyle klasik olmasa da hakkı verilmesi gereken çok başarılı bir yapımdı.


Book One da daha ilk saniyesinde hikaye açısından selefinin gerisinde olmayacağının garantisini veriyor. Açılış sahnesi bile insanın tüylerini diken diken edecek türden anlarla dolu. Hele 2006 yılında çıkan The Longest Journey’i oynamışsanız, duygularınızın sel olup gideceğinin garantisini veriyorum.

Zoe hala komadadır ve bu sefer geri dönüşü için ufakta olsa bir şansı vardır. Büyülü dünya olan Arcadia’dan Kian, idam edilmek üzere hapsedilmiştir ve April Ryan… Neyse, ne de olsa oyunu oynarken göreceksiniz. Her şeyi anlatıp, muhteşem bir hikayeyi berbat etmenin alemi yok.

Dreamfall Chapters,  normal dünya olan Europolis ve büyü dünyası olan Arcadia’dan farklı bir evren olan Storytime’da başlıyor. Bu bölge hem bizim için, hem de Zoe için hazırlık bölümü oluyor. Rüya makinelerini kullanıp, başlarına olmadık işler açanları kurtarmaya çalışan Zoe ile oynanışa alışmaya çalışıyoruz.

Etkileşime geçebileceğimiz obje sayısı hayli kısıtlı ve onları kullanmakta inanılmaz kolay hale getirilmiş. Zoe’nin 4 farklı gücü bulunuyor ve duruma göre bunlardan birini kullanıp hikayede ilerliyoruz.

Karanlıktan korkan adam için ışıkları açıyoruz, düşen kadın için zamanı yavaşlatıyoruz. Daha ilk bölümde bulmacaları çözerken, “Dur yahu oyunun başı, daha neler olacak?” diye kendimi avuturken, oyunun tamamının son derece kolay bulmacalarla bezendiğini görünce inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşadım. Evet, bir envanterimiz var, belli eşyaları klasik olarak kombine edip kullanıyoruz ama böylesine kötü bir bulmaca sistemi, oyun türünde yazan “Macera” tanımlamasını hak etmiyor.

Macera oyunlarında son çaremiz olan rastgele tıkla, her şeyi dene gibi çözümler, genelde işe yaramaz. Durup bir nefes alırız ve her şeyi baştan yaparak hatalarımızı bulmaya çalışırız. Dreamfall Chapters sağ olsun, bildiğiniz bodoslama bulmaca çözmeye olanak tanıyor. Zaten çok fazla opsiyonunuz da yok. Macera oyunlarının bağımsız yapımcılarla yaşatılmaya çalışıldığı günümüzde, Dreamfall gibi önemli bir oyunun böyle bir sistem getirmesi akla hayale sığmıyor.


Bu kadar kızmak yeter!Çünkü Dreamfall Chapters: Book One müthiş bir hikayeye ve hikaye anlatımına sahip. Her bir diyalog incelikle işlenmiş, ustalıkla seslendirilmiş. Hele o diyalog seçimleri…

Genel olarak iki ya da daha fazla seçenek arasında kaldığımız bu anlarda, o an kontrolümüzde olan karakterimiz sıralı seçenekler hakkında uzun bir monolog safhası yaşıyor. Seçenekler öyle seç gitsin tadında değil. Her birini ayrı ayrı dinlemeniz ve karşınızdaki karakterle konuşmayı ona göre devam ettirmeniz gerekiyor.

Zaten The Walking Dead tarzında uyarılarla pek çok kez karşılaşacaksınız. Bir cevap verdiğinizde, etkileşimde olduğunuz karakter bunu hatırlayacak gibisinden bildirimler Dreamfall Chapters süresince devam edecek, hikayeyi direkt olarak etkileyecek. Bazı anlarda da oyun sizden seçim yapmanızı isteyecek, bu gibi anlarda dikkatli düşünüp karar vermekte fayda var.

İşin grafik kısmındaysa Dreamfall Chapters feci halde sınıfta kalıyor. Hani öyle böyle değil, inanılmaz bir optimizasyon problemi var. Hele Europolis meydanına bir çıkıyorsunuz, oyun işkenceye dönüşüyor.

İlk başlarda, yeterince güçlü olduğunu düşündüğüm bilgisayarım bile 11fps gibi rezil kare/saniye oranına düşünce, “Yapacak bir şey yok, grafikleri düşürelim madem.” dedim. Grafik seçenekleri üçüncü sınıf bir port oyun kıvamında olmasına rağmen, ayarları önce orta seviyeye, sonra da en düşüğe aldım.


Sonuç değişmedi.

“Belki benim bilgisayarımda sorun vardır.” dedim ve internette araştırmaya başladım. Her 10 oyuncudan 9’u bu konuda şikayetçi arkadaşlar. Red Thread Games performans için yama getireceğini söyledi ama halen bu konuda ses yok.  Eğer oyunu almayı düşünüyorsanız, yamayı bekleyin derim. 

***

Şimdi puana bakıp oyunun çok ama çok kötü olduğunu düşünebilirsiniz. Dreamfall sadece hikayesiyle bile normalde 75 üstü puan alabilecek kalitede bir oyun ama performans sorunları, yavan bulmacalar gerçekten insanı bezdiriyor. Sadece, ikinci bölüm geldiğinde böyle şeylerin olmamasını dileyebiliyoruz, beklemeye geçiyoruz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

16 Kasım 2014 Pazar

Dreamfall Chapter: Book One: Reborn (İnceleme)

Dreamfall Chapter: Book One: Reborn (İnceleme)

Dreamfall Chapters ile ilgili duygularım karışık. Bir yanım hikayenin büyüleyici etkisine hayran kalırken, diğer yanım oynadığım şeyin bir oyun olup olmadığını sorgulayıp duruyor.

Aslında bu sadece Dreamfall’a özel değil. Oynanış, son yıllarda insanlarla en çok tartıştığım konuların başında gelir. Kimse kusura bakmasın ama oynanış her zaman bir oyunun kalbi olmalıdır.

Tepki gösterebilirsiniz, hakkınızdır. Hikayelere aynı ölçüde değer vermediğimi düşünüp, eleştirebilirsiniz. Aslında aynı derecede önemlidir ama oyunların yavaş yavaş işin oynanış kısmını bir kenara atıp, “Bakın ne kadar sinematik bir etkimiz var!” kimliğine bürünmeleri hoşuma gitmiyor.

Özellikle The Walking Dead ile gelen "Yeni Nesil Macera Oyunu" furyası işte beni tam olarak bu yüzden rahatsız ediyor. Ben izlemek istiyor olsaydım, gider film izlerdim. Oyun oynamak istiyorum. Hikaye anlatımı kadar oynanışın da başarılı olması gerekiyor. İş macera oyunlarına gelince hikaye zaten her zaman ön planda olmalı, buna itirazım yok. Fakat The Walking Dead tarzı oyunların, sanki daha önce bu alanda muhteşem hikayeler anlatılmamış gibi muamele görmesi inanın beni rahatsız ediyor. 

Atrus'un yazdığı kitaplarla evrenden evrene koşmamızın üzerinden 21 yıl geçti. O zaman da hikaye anlatımı macera oyunları için önemliydi, şimdi de önemli. Geri kafalı bir oyuncu olmamama rağmen, yeni oyunları da eskisi kadar seven birisi olmama rağmen, o beynimizi buharlaştıran bulmacaların uçup gitmesi beni gerçekten üzüyor.

Daha kesintisiz bir oyun deneyimi yaşıyor olduğumuz su götürmez bir gerçek, ama macera oyunlarını bitirmek bu kadar kolay olmamalı, Ben gerçekten, Myst gibi birçok macera oyununu çözmek için kullandığım defterleri özledim. 


Dreamfall Chapters’a gelirsek…


Ne yazık ki Dreamfall da kendine örnek olarak The Walking Dead tarzını seçiyor ve muhteşem hikayesini ve atmosferini oynanış ile destekleyemeyen bir oyun oluyor. Aslında ilk Dreamfall: The Longest Journey’in de bu konuda gerçekten başarısız olduğunu hatırlıyorum. Muhteşem hikayesiyle, atmosferiyle ve unutmaz karakterleriyle klasik olmasa da hakkı verilmesi gereken çok başarılı bir yapımdı.


Book One da daha ilk saniyesinde hikaye açısından selefinin gerisinde olmayacağının garantisini veriyor. Açılış sahnesi bile insanın tüylerini diken diken edecek türden anlarla dolu. Hele 2006 yılında çıkan The Longest Journey’i oynamışsanız, duygularınızın sel olup gideceğinin garantisini veriyorum.

Zoe hala komadadır ve bu sefer geri dönüşü için ufakta olsa bir şansı vardır. Büyülü dünya olan Arcadia’dan Kian, idam edilmek üzere hapsedilmiştir ve April Ryan… Neyse, ne de olsa oyunu oynarken göreceksiniz. Her şeyi anlatıp, muhteşem bir hikayeyi berbat etmenin alemi yok.

Dreamfall Chapters,  normal dünya olan Europolis ve büyü dünyası olan Arcadia’dan farklı bir evren olan Storytime’da başlıyor. Bu bölge hem bizim için, hem de Zoe için hazırlık bölümü oluyor. Rüya makinelerini kullanıp, başlarına olmadık işler açanları kurtarmaya çalışan Zoe ile oynanışa alışmaya çalışıyoruz.

Etkileşime geçebileceğimiz obje sayısı hayli kısıtlı ve onları kullanmakta inanılmaz kolay hale getirilmiş. Zoe’nin 4 farklı gücü bulunuyor ve duruma göre bunlardan birini kullanıp hikayede ilerliyoruz.

Karanlıktan korkan adam için ışıkları açıyoruz, düşen kadın için zamanı yavaşlatıyoruz. Daha ilk bölümde bulmacaları çözerken, “Dur yahu oyunun başı, daha neler olacak?” diye kendimi avuturken, oyunun tamamının son derece kolay bulmacalarla bezendiğini görünce inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşadım. Evet, bir envanterimiz var, belli eşyaları klasik olarak kombine edip kullanıyoruz ama böylesine kötü bir bulmaca sistemi, oyun türünde yazan “Macera” tanımlamasını hak etmiyor.

Macera oyunlarında son çaremiz olan rastgele tıkla, her şeyi dene gibi çözümler, genelde işe yaramaz. Durup bir nefes alırız ve her şeyi baştan yaparak hatalarımızı bulmaya çalışırız. Dreamfall Chapters sağ olsun, bildiğiniz bodoslama bulmaca çözmeye olanak tanıyor. Zaten çok fazla opsiyonunuz da yok. Macera oyunlarının bağımsız yapımcılarla yaşatılmaya çalışıldığı günümüzde, Dreamfall gibi önemli bir oyunun böyle bir sistem getirmesi akla hayale sığmıyor.


Bu kadar kızmak yeter!Çünkü Dreamfall Chapters: Book One müthiş bir hikayeye ve hikaye anlatımına sahip. Her bir diyalog incelikle işlenmiş, ustalıkla seslendirilmiş. Hele o diyalog seçimleri…

Genel olarak iki ya da daha fazla seçenek arasında kaldığımız bu anlarda, o an kontrolümüzde olan karakterimiz sıralı seçenekler hakkında uzun bir monolog safhası yaşıyor. Seçenekler öyle seç gitsin tadında değil. Her birini ayrı ayrı dinlemeniz ve karşınızdaki karakterle konuşmayı ona göre devam ettirmeniz gerekiyor.

Zaten The Walking Dead tarzında uyarılarla pek çok kez karşılaşacaksınız. Bir cevap verdiğinizde, etkileşimde olduğunuz karakter bunu hatırlayacak gibisinden bildirimler Dreamfall Chapters süresince devam edecek, hikayeyi direkt olarak etkileyecek. Bazı anlarda da oyun sizden seçim yapmanızı isteyecek, bu gibi anlarda dikkatli düşünüp karar vermekte fayda var.

İşin grafik kısmındaysa Dreamfall Chapters feci halde sınıfta kalıyor. Hani öyle böyle değil, inanılmaz bir optimizasyon problemi var. Hele Europolis meydanına bir çıkıyorsunuz, oyun işkenceye dönüşüyor.

İlk başlarda, yeterince güçlü olduğunu düşündüğüm bilgisayarım bile 11fps gibi rezil kare/saniye oranına düşünce, “Yapacak bir şey yok, grafikleri düşürelim madem.” dedim. Grafik seçenekleri üçüncü sınıf bir port oyun kıvamında olmasına rağmen, ayarları önce orta seviyeye, sonra da en düşüğe aldım.


Sonuç değişmedi.

“Belki benim bilgisayarımda sorun vardır.” dedim ve internette araştırmaya başladım. Her 10 oyuncudan 9’u bu konuda şikayetçi arkadaşlar. Red Thread Games performans için yama getireceğini söyledi ama halen bu konuda ses yok.  Eğer oyunu almayı düşünüyorsanız, yamayı bekleyin derim. 

***

Şimdi puana bakıp oyunun çok ama çok kötü olduğunu düşünebilirsiniz. Dreamfall sadece hikayesiyle bile normalde 75 üstü puan alabilecek kalitede bir oyun ama performans sorunları, yavan bulmacalar gerçekten insanı bezdiriyor. Sadece, ikinci bölüm geldiğinde böyle şeylerin olmamasını dileyebiliyoruz, beklemeye geçiyoruz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder